DÜNYANIN EN İYİ ORKESTRA ÜYELERİ ARASINDA BİR TÜRK KEMANCI ASLI ÖZSOY KÖRNER

ASLI ÖZSOY KÖRNER

Daha henüz 6 yaşlarındayken tüm müzik enstrümanlarıyla tanışan, 7 yaşındayken hayatına yön verecek olan keman ile bütünleşen Aslı Özsoy Körner. 11 yaşına geldiğinde konservatuara giren Aslı hanım, keman ile başarısını öyle zirveye taşımış ki şimdi ise dünyanın en iyi orkestra üyelerinin bir araya geldiği Dünya Barış Orkestrası’nın vazgeçilmez kemancısı. Sanatların buluşma yeri olan 6 bin kişinin izlediği İngilterede’ki Royal Albert Hall ‘da çalan Aslı Özsoy Körner,  tek Türk olarak orada olmanın gururunu yaşadığını belirtiyor. Müziğin gücüne her zaman inandığını söyleyen Aslı hanım anne ve babaların müziğe yatkın çocuklarına destek olmalarını ve her zaman çocuklarının pencerelerinden bakmalarını istedi.

Aslı Hanım merhaba. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Ben Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçıları olan, çok değerli annem Esin Özsoy ve babam İlhan Özsoy’un kızı olarak dünyaya geldim. Yani müziğin içine doğdum ve içinde büyüdüm. Annem arp çalıyordu, hani meleklerin çaldığı enstrüman, tam benim anneme yakışır bir çalgı. Şimdi emekli oldu. Rahmetli babam ise Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda baş kemancıydı. Bundan dolayı 5-6 yaşlarında opera benim hem oyun hem de büyüdüğüm yer haline geldi, böylelikle sahne tozunu yutmuş oldum. Orkestra çukurunda prova ve temsilleri izlerdim. Babamın çaldığı baş kemancı sandalyesinin hemen arkasına, benim için bir sandalye yerleştirilir ve ben de sandalyenin üzerine çıkarak, ayakta o kadar saat hiç kıpırdamadan temsil izlerdim. Ancak hiç unutamadığım bir anım var: Bale izlemeyi çok seviyordum, yine bir temsili izlerken-Tschaikowsky’ nin” Kuğu Gölü ” balesiydi-dengemi kaybedip, ikinci sırada oturan orkestra üyesinin üzerine düşmüştüm. Neyse ki beni tutabildi…

Keman ile tanışma hikayeniz nasıl başladı bize anlatır mısınız?

Birçok enstrüman ile 5, 6 yaşlarında operada tanıştım. Kısacası tüm enstrümanların içinde büyüdüm. Babam ile ilk keman çalışmaya 7 yaşındayken başladım, ancak maalesef ben 8 yaşındayken babam vefat etti ve daha sonra devam etmedim. Ne zaman ki ilkokulu bitirip, konservatuar sınavlarına girmeye karar verdim, yani 11 yaşında tekrar keman çalmaya geri döndüm diyebilirim. Annem hep babamın benim hakkımda çok yetenekli olduğumu söylediğinden bahsederdi, annem ile yaptığımız bu konuşma da benim bu kararımda etkili oldu. 11 yaşında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarına girdim. İki sınıf atlayarak hem okul birincisi hem de okul birincisi olarak İhsan Doğramacı Üstüm Başarı Ödülü’nü alarak mezun oldum. Aynı yıl Alman hükümeti bana burs verdi. Daad bursunu alarak Almanya’ nın Detmold Yüksek Müzik okulunda Prof. Eckhart Fischer ile çalıştım. Master çalışmamı bitirdikten sonra, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde Suna Kan ile doktoramı yaptım. Hep hayalim olan, ikinci evim, Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda, babamın sandalyesi de olmak üzere, on altı sene çalıştım. Duygularımı kelimelerle anlatabilmek zor. Opera benim müzik hayatıma çok büyük tecrübeler kattı. Keman ile olan ilk tanışıklığım, uzun soluklu olarak hayatımın önemli bir kısmında yer alıyor. Bu tanışıklık bir yaşam biçimi olarak hayatımı kapladı. Kendimi işime odaklamak yerine, işimi bir yaşam biçimine dönüştürdüm. Zannederim, birçok başarılı kişinin kullandığı formül bu… Şimdi Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent olarak öğrenci yetiştirmekteyim.

Aslında pek kimsenin bilmediği ancak dünyaca ünlü orkestralarda yer aldınız. Size bu davet nasıl geldi?

Evet Dünya Barış Orkestrası’nda çalmaktayım. Türkiye’de isminin pek bilinmemesi nedeniyle, açıklama yapmamda fayda var. World Orchester for Peace Orkestrası, dünyanın en iyi orkestra üyelerinden oluşan bir orkestra… Kurucusu dünyaca ünlü şef Sir Georg Solti. – ölümünden sonra şimdi Valery Gergiev devam ettiriyor-Yani çok eskiye dayalı bir oluşum. Bu Orkestrada Berlin Filarmoni, Viyana Filarmoni, New York Filarmoni ve daha birçok önemli orkestraların, baş kemancıları, grup şefleri yer almakta. Orkestranın 1.keman üyeleri sadece konzertmeisterlerden oluşuyor. Benim bu orkestraya davetim, Opera Orkestrası’nda çalıştığım döneme denk geliyor. YouTube videolarımı izledikten ve özgeçmişimi araştırdıktan sonra, bu daveti aldım ve bir deneme konserine katıldım.  Bu konserde, beni üye yapmadan önce denediler. Eğer siz, bu orkestradaki seviyeye sahipseniz üye olabiliyorsunuz. Ne mutlu bana ki, bu orkestraya üye olma seviyesindeyim. Normalde mütevazi bir yapım vardır, ancak bu konuda pek mütevazi olamayacağım.

Royal Albert Hall’de Bir de Barış İçin Dünya Orkestrası’nın arasında ilk Türk kemancı oldunuz. Orada olmanın anlamını bize anlatır mısınız?

Bu yaz Royal Albert Hall ‘da çaldım. İnanılmaz bir atmosferdi. Altı bin kişi izleyicimiz ile, salon inanılmaz doluydu. Beethoven’ in 9. Senfonisini seslendirirken, orkestra üyelerinin tüylerinin diken diken olduğu, barış melodileri ve sözleriyle tüm salonun aynı duyguları paylaştığı bir konserdi. Bir Türk olarak ve tek Türk olarak, orada yer almanın verdiği, bir gurur duygusu, üye olmanın verdiği bir ayrıcalık duygusu ve aynı zamanda ülkemin sanatından bahsedebilme ve tanıtabilme imkanımın olması, benim için büyük bir ayrıcalık.

Daha önce nerelerde ve hangi orkestralar arasında yer aldınız?

Almanya’da Bayerische Rundfunk Orkestra Akademisi’nde, Alman Bach Vokalistleri Orkestrası’nda ve Detmold Oda Orkestralarında yer aldım. Ülkeme dönmeyi tercih ettim ve Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda, on altı sene çalıştım.

Aynı zamanda bir de keman eğitimi veriyorsunuz. Keman eğitimini herkese veriyor musunuz?

Keman eğitimini seçilmiş öğrencilere veriyorum. Bu konuda yeteneği olan öğrenciler, keman eğitimine uygun oluyorlar. Yetenek tespiti de çok önemli bir husus.

Anne ve babalar, çocuklarının müziğe yatkın olduğunu nasıl anlayabilirler?

Anne ve babaların bu konuda çocuklarına ayrı bir pencereden bakabilmeleri gerekiyor. Ailede zaten müzik ile uğraşan biri varsa, yetenekli çocuk hemen anlaşılabilir. Ancak, ailede müzik ile ilgilenen kişi yoksa, çocuğun yeteneği ya heba oluyor ya da tesadüfen tespit ediliyor. Benim buradan tavsiyem, hobi olarak da olsa bir çocuk ilkokuldan itibaren muhakkak bir enstrüman ile uğraşmalı. Böylelikle hem yeteneği tespit edilir hem de diğer derslerindeki başarısı artar. Bunu neden söylüyorum?  Dünyada yapılan birçok araştırmada, bir enstrüman ile uğraşan çocukların, diğer derslerindeki başarı oranları, uğraşmayanlara nazaran oldukça yüksek.

Eğitimi verilen en zor enstrümanlar arasında keman ilk sıralarda yer alıyor. Herkes keman çalabilir mi?

Keman, gerçekten başlaması ve öğrenim aşaması sırasında, öğrencilerin zorlanabildiği bir çalgı. Ancak, kemana başlamadan önce, fiziksel uygunluğuna bakılarak, müzik ve ritim duygusunun ölçülmesi, öğrencinin zorlanma kriterlerini ortaya koyar. Yani herkes maalesef keman çalamaz.

Keman sizin için ne ifade ediyor?

Keman, öncelikle benim için hayatımın bir parçası. Kemandan önce tabi ki ailem geliyor, ancak hemen arkasından da ailemin bir parçası olduğunu düşündüğüm kemanım geliyor. Kızım, eşim ve komşularımız benim evde çalıştığım zamana alıştılar. Ben çalışırken kızım da beni seyrediyor, bazen yanımda ders yapıyor. Dolayısıyla bir iç disipline sahip olmanın ve bir sporcu gibi antrenman yapmanın gerektiğini gördüğü için, ona da iyi örnek olduğumu düşünüyorum. Bu arada eşimi de unutmamak gerekir. Kendisi benim gibi sanatçı, o da Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Peter Körner. Arkamda her zaman desteğini hissettiğim ve benim yanımda, fikir koçluğumu yapan önemli bir kişilik.

Dinleyemeyeceğiniz bir müzik türü ve enstrüman var mı?

Genelde çok çeşitli müzik dinlemeyi seviyorum. Bir kitap gibi, çeşitli alanlarda kendi kültürünüzü genişletmek için, nasıl farklı türden kitap okuyorsanız, aynı şekilde müzik kültürünüzü geliştirmek için de farklı türden müzik dinlemeniz gerekir. Bana uymayan bir müzik türü var, o da Arabesk. Hani bazı kıyafetlerin içinde kendinizi nasıl iyi hissetmezsiniz, ben de Arabesk müzik dinlediğimde, bana uymadığını fark ediyorum. Dinleyemediğim diyemeyeceğim, ama bana zurna sesi pek hitap etmez.

Ülkemizde insanların müziğe bakış açısını nasıl buluyorsunuz?

Ülkemiz insanı müzik sever, dinler, ama tek tip seçer ve o müzik türünün konserlerini takip eder. Halbuki çeşitlilik içeren şekilde müzik dinlense, o zaman dalında iyi olup olmayanı da daha iyi anlayarak tespit edebiliriz. Müzik insanın doğasında yer alır. Hayatımızda olmazsa olmazlardandır. Bir insan sevindiğinde, âşık olduğunda, üzüldüğünde, müzik hep duygularına eşlik eder. Türkiye’de ki müzik kültürü, çok çeşitliliği kapsamıyor. Çeşitlilik önemli.

Genelde herkes keman hakkında  “Keman Ağlıyor” ya da “Kemanı Konuşturan Sanatçı” gibi sözler kullanır. Bu deyimler hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Bahsettiğiniz deyimler, kemanın sesinin etkileyici olmasından kaynaklanıyor. Sesi ruhumuzun derinliklerine kadar inebiliyor. Keman tını olarak, diğer enstrümanlara nazaran daha etkileyici bence.

Peki siz kemanı ağlatıyor musunuz yoksa kemanı konuşturuyor musunuz?

Ben müziğin anlatım gücüne inanıyorum, müzik diline inanıyorum. Dolayısıyla, çalarken duygularımı ifade edebilmeyi ön plana alırım. Beni dinleyenlerin, bu yönde bir farklılık hissetmelerini çalarken arzularım.

Müzik eğitimi alacak olan insanlar hakkında neler söylemek istersiniz?

Müzik eğitimine çok önem vermek gerekiyor. Hobi olarak da ilgilenme yönünü hep destekliyorum. Eğer müzik sizin mesleğiniz olacak ise, hemen ilkokulun ardından, konservatuvar eğitimine başlarsınız. Konservatuvarlarda, müzik yanında, diğer dersler de okutulur ve siz orta, lise, lisans kısımlarını da bu okulda okuyarak mezun olursunuz. Bu mesleğe yönelen öğrencilerin ailelerinin, artık evde bir sanatçı adayına eşlik ettiklerini kavramaları çok önemli. Bazen ailelerin, öncelikle kendilerini disipline etmeleri gerekir ki, çocuklarının arkasında onlara destek verebilsinler. Çalışma alışkanlığı ve sorumluluk bilincinin, iyi bir sanatçı yetiştirmek kısmında, öğretmenler kadar ailelere de büyük sorumluluk düştüğü unutulmamalı.

Son olarak önümüzdeki günlerde daha farklı ülkelerde sahne alacağınız orkestra çalışmalarınız olacak mı?

11 Kasım saat 11:00’de Almanya’nın Würth Filarmoni salonunda, yine Dünya Barış Orkestrası ile bir konserimiz olacak. Bu konser çok anlamlı bir amaç içeriyor. Konserin tarihi ve saati, 1. Dünya savaşının sona erdiği saat, gün ve tarih. Konser, dünya barışı açısından büyük anlam taşıyor. Müzik, insanları, ülkeleri ve barış duygusunu birbirine yakınlaştırır. Bir köprü görevi görür. Bol çeşitlilik içeren müzik dinlenmesi dileğimle …

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Beni bu güzel derginiz içinde ağırladığınız için teşekkür ederim.