Geçtiğimiz günlerde aniden bir telefon geldi ve bu telefon görüşmemin sonrasında oğlum Faruk ile birlikte soluğu Alaçatı’da aldım.
Bizi karşılayan ve misafir eden kapak röportajımızın konuğu Sevgili Kubilay ile tanıştım. Dünya iyisi, yüreği tertemiz ve inanılmaz mütevazi biri kendisi. Yapmacıksız, cana yakın ve olduğu gibi olması dikkatimi çekti. Ayrıca Sevgili Yavuz Karaosmanoğlu. Kendisi de Kubilay Aydın’ın menajeri. İki cana yakın arkadaş birbirlerini bulmuşlar ve bir yolda ilerliyorlar. Hadi beni boş verin de özellikle oğlum Faruk’a olan ilgileri hem beni hem de oğlumu çok mutlu etti. (Günler geçse bile oğlum hala unutamıyor iki abisinide).
Öylesine muhteşem iki kişiyle tanıştım ki bunu gerçekten anlatamam. Sıfır ego denilen şeyi ben Kubilay Aydın ve Yavuz Karaosmanoğlu’nda gördüm gerçekten. Yemek yerken öylesine keyifli bir sohbet oldu ki bazen kahkaha attık, bazen de Kubilay’ın hedeflerinden ve benim merak ettiklerimden bahsettik. İleriye dönük birçok planları var aslında Kubilay’ın ama en önemlisi ise Avrupa’da bir müzik okulu açabileceğini söylediğinde mutluluktan gözlerim açıldı. Çekimleri yaparken de çok keyifliydik.
Her şey öylesine güzel gelişti ki, hiç yorulmadık. Aksine hem eğlendik hem de arada sohbet ettik. Yani kısacası bir Alaçatı hikayemiz inanılmaz eğlenceli, mutlu ve huzurlu geçti. Aslında iki kişiye de teşekkür etmek istiyorum. İlk olarak Sevgili Kubilay’ı büyüten ve böylesine mütevazi bir hayat veren anne ve babasına teşekkür ederim. İkinci teşekkürü ise Sevgili Yavuz Karaosmanoğlu’nun ailesine etmeliyim. Siz çok yaşayın emi.. Bu mükemmelliğiniz hiç gitmesin yüreğinizden. Sevgilerle…