Alev hanım bu anlamlı röportajımızda yer aldığınız için teşekkür ederiz. Eşiniz ile tanışmanız nasıl oldu. Bu güzel hikayeyi anlatır mısınız?
Eşim Merkez Bankası Para Piyasalarını kurarken ben de Türk Lirası, döviz ve altın dealeri olarak görev yapıyordum. Deli gibi çalışırdık. Çok gergin ama çok başarılı bir ortamdı. Bu yüzden ancak 4 yıl sonra arkadaş olabildik ve 1990 yılında evlendik.
Birlikte ilk görüşmeniz nerede ve nasıl gerçekleşti? O anki duygularınızdan bahseder misiniz?
Öyle müthiş bir “ilk görüşme” olmadı. Zaten arkadaştık.
Eşinizden aldığınız ilk hediye nedir?
İşin hediye kısmını söylemeyi sevmiyorum, beni mazur görün.
Aldığınız evlilik teklifi nasıl oldu? Nerede aldınız evlilik teklifini?
Evlilik teklifini İstanbul’da aldım. Yine tabii araba kullanıyordum; bana “şu nüfus cüzdanını ver de evrakları tamamlayalım” dedi? Yani çok romantik gözükmeyebilir ama bence harikaydı. Çünkü hiç vakti olmayan, çok çalışan zeki birinden böyle esprili bir yaklaşım benim için de iyiydi.
Evlilik teklifini alınca o an ne düşündünüz? Bu teklife hemen mi “Evet” dediniz yoksa belli bir zaman geçti mi?
Talimatı pardon teklifi aldığımda açıkçası o an düşündüm. O sırada kavşağa gelmiştik. Tamam dedim ve devam ettik.
Eşinizle ilk gittiğiniz tatil neresi oldu?
Esimle evlenip Londra’ya gittik
Eşinizin size yaptığı en büyük sürprizden bahseder misiniz?
Ben sürprizlerden korkarım. Pek sevmem ama o her zaman güzel şeyler yapmıştır.
Eşinizle yaşadığınız ve unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Eşimle unutamadığım çok anımız var. Anlatmaya kalksam kitap olur. Onun görevleri dolayısı ile fazla hareketli, her an iyi ya da kötü, çok hızlı değişen bir hayatımız oldu. Bütün bunlarda gülecek bir taraf bulmaya çalıştık. Ve tabii en unutamadığımız anımız da 9 yıl sonra bir kızımızın olmasıydı.
Mutlu bir evliliğin sırları nedir size göre? Yeni çiftlere önerileriniz ne olur?
Mutlu bir evliliğin sırrı varsa herkese göre değişir. Bu durumda kimseye tavsiye veremem. Hayatta ne ile karşılaşılır bilemeyiz. Sadece bildiğimiz kendi duygularımızdır. Ondan sonra kişiliğinizi değiştirmeden ne kadar uyum sağlayabiliriz sorusu var. Ve tabii sevgisiz, maneviyatsız bir hayat düşünemiyorum. Gençler “miş gibi ” yaparak yaşamasınlar. Hayat rol yapacak kadar uzun değil. Herkese yürekten sevgiler