Burcu Hanım bir anne olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Öncelikle böyle güzel bir röportaj için teşekkür ederim. Ben 2 çocuk annesiyim. Biri 10 yaşında oğlum Yağız diğeri 3 yaşında kızım Yade. Yade down sendromlu. Yani kendimi tanımlamam gerekirse sanırım öncelikle bir engelli annesiyim. Bundan da çok mutluyum. Ama genel olarak bakacak olursak tutarlı daha çok çocuklarına yol gösterici ve vicdanlı olmayı öğretmeye çalışan bir anne olduğumu söyleyebilirim.
Çocuğunuzla nasıl bir gün geçirirsiniz?
Çocuklarla okul nedeniyle genelde hafta sonları daha yoğun beraber geçiriyoruz. Pazar günleri çoğunlukla güne Mudanya’da güzel bir kahvaltıyla başlayıp deniz kenarında yürüyüş sanırım rutinlerimizden. Bunun dışında Yaşları küçük olduğu için oyun salonları, sinema daha çok onlar nerde mutluysa oraya giderek günümüzü geçiriyoruz.
Annenizden aldığınız ve çocuğunuza hep hatırlattığınız en önemli öğüt ne olmuştur bugüne kadar?
Ne yaparsan yap asla yalan söyleme. En büyük kötülük yalanla başlar. Vicdanlı ol kimsenin hakkını yeme. Annemden aldığım ve çocuklarıma miras en güzel 2 söz 🙂
Anne-çocuk olarak birlikte en çok ne yapmaktan hoşlanırsınız?
Yağızla tabu oynamak 🙂 çok gülüyoruz. Yade ile müzik dinleyip dans etmek:) İkisiyle bir arada kurabiye yapmak :))
Aldığınız ilk anneler günü hediyesi ne oldu? O an neler hissettiniz?
Yağız’a hamile kaldığımda eşim küçücük bir ayakkabı almıştı (hala saklıyorum ) çok ağlamıştım:) Ayrıca Yağız’da Yade’de anneler gününde dünyaya geldi. Sanırım ikisi de bu dünyadaki en güzel anneler günü hediyesi 🙂
Çocuk yetiştirmenin keyifli ve zor yanları nelerdir?
Aslında şu süreçte bu toplumda çocuk yetiştirmek zorluyor bizi. Her dönemin kendine ait zorlukları var eminim. Biz şuan hem teknolojinin nimetlerinden faydalanıyoruz hem de zararlarıyla savaşıyoruz maalesef. Yade ile ilgili ise toplumun ne yazık ki hala down sendromlulara yada genel anlamda engelli bireylere bakış açısı farklı hala kabullenmeye çalışıyoruz sanırım en zor kısmı bu. Keyifli yanı ise akşam onlar uyuduğunda üzerlerini örterken o miss kokularını içime çekerek öpüp iyi ki varlar demek.
Anne olmadan önceki düşünceleriniz ile anne olduktan sonraki düşüncelerinizde neler değişti? Neler değişti hayata bakış açınızda?
Anne olmadan önce annemi hiç anlamazdım 🙂 O da anne olunca anlayacaksın derdi.. Her zaman ki gibi o kadar haklıymış ki… Annelik her şeyden önce koruma, sabır, hayatta önce onlar demekmiş. Gece gündüz demeden, uykusuz, yorgun, argın hiç tereddütsüz bakıp büyütmek demekmiş
Anneliğe dair yaptığınız en doğru şey neydi?
Çocuklarımı topluma faydalı Atatürk ilke ve inkılâplarını bilen onlarla arkadaş gibi olup ama sınırlarını belirleyen sosyal çocuklar yetiştirmeye çalışmak. Tabi birde Yade’ den kaynaklı bir dernek kurmak. Melek Yüzler Down Sendrom Dernegi 🙂 Ben ve dernek arkadaşlarım hepsinin annesi 🙂
Peki; anne olduğunuzda neler anladınız?
Anne olunca benim en çok anladığım şey, çok sevmeli çocuğu, çocuk da bunu bilmeli, hissetmeli, anlamalı. Ben bunu öğrendim annemden, beni çok seven bir annenin önemini, değerini. Ama oğlumun veya kızımın sırtına havlu koyan bir anne olmadım. Eve geç de gelen, arkadaşları ile dışarıda takılan, toplantı yapan, işiyle uğraşan, futbol seven bir anne oldum (galiba). Ama bunları da yaparken çocuklarıma hep vakit ayırdım…Annelik sürekli endişe edip, çocuğu da o endişe içine çekmek, onun bizim uygun bulduğumuz yerde olmasını sağlamak değil yani:)
Son olarak çocuğunuzla ilgili nasıl hayalleriniz var?
Yağız’ın kendi hayalleri var. Araba Tasarımcısı olmak istiyor ve bende bu konuda ona tam desteğim 🙂 İlerde ne olursa olsun topluma faydalı bir birey olsun tek isteğim bu. Yade ile ilgili hayallerim o kadar başka ki. Belki ilk Down Sendromlu şarkıcı, siyasetçi, balerin bilemiyorum her şey olabilir ama kesinlikle topluma örnek olacak bir down sendromlu birey olacağına eminim 🙂