“BU İŞ BANA CANIM ANNEMDEN OĞLUMA EMANET!” NERGİS PEKUYSAL

Türkiye’nin en başarılı iş kadınlarından olan cemiyet hayatının seçkin ismi Nergis Pekuysal, bu defa farklı bir yönüyle karşımızda. Rahmetli anne ve babasından oğlu Nevzat’a bırakılan organik gıda çiftliğini kurumsallaştırma adımlarını atan Nergis Hanım, bu kez işini yoğun manevi duygularla yapıyor.

Gerek cemiyet yaşamının gerekse iş dünyasının tanınmış başarılı kadınlarından Nergis Pekuysal’ın bilinmeyen bir özelliği daha ortaya çıktı. Bilgisayar yüksek mühendisi olmasının yanı sıra gerek aile sağlık sektöründe çalışan, yeri geldiğinde kendi şirketlerinde iş geliştirme ayağında projeler üretip, yöneten, uzun yıllar Arthur Anderson – Accenture Consulting’de çeşitli sektör ve ülkelerde Strateji ve Yönetim Danışmanlığı yapan Nergis Hanım, şimdi de Pekuysal Gıda ile organik gıdadaki iddiasını ortaya koyuyor.

Rahmetli anne ve babasından oğlu Nevzat’a kalması vasiyetiyle kendisine emanet edilen organik gıda çiftliğini daha kurumsal hale getirme kararı alan Nergis Pekuysal, bu işi profesyonelliğin yanı sıra altında yatan güçlü manevi duygularla da hayata geçiriyor. Annesinin vasiyetini yaşatıp, onların emaneti olan çiftlikten çıkan ürünleri tüm Türkiye’ye, ardından da dünyaya tattırmak için yola çıkan Nergis Hanım, bu işi büyüdüğünde oğlu Nevzat’ın daha da ileri taşıyacağından ise emin…

Nergis Hanım, sosyal yaşamın ve iş dünyasının tanınan isimlerinden biri olmanızın yanısıra organik gıda işiyle de uğraşıyorsunuz. Pekuysal Doğal Çiftlik’i sizden dinleyebilir miyiz?

Evet, Pekuysal Gıda gözbebeğim diyebilirim. Canım rahmetli annemin oğlum Nevzat’a bıraktığı; altında güçlü bir maneviyat yatan bir iş kolu benim için. Büyük anneanne ve dedelerimin 1923 yılında mübadele döneminde  topraklarını bırakıp Türkiye’ye gelmeleriyle başlayan bir hikâye diyebiliriz. Onlar önce Edirne ve Kırklareli’ye oradan İstanbul’a yerleşmişler. Kırklareli Mayadağ sırtlarında mandıracılığa ve hayvancılığa başladıklarında aslında amaçları ticaret değil yalnızca ailelerine sağlıklı gıda sağlamakmış. Yıllardır çocukluğumdan beri benim de severek gittiğim çiftliğimizde, kendi tarlalarımızda meyve sebzelerimizi yetiştirip, sağlıklı, temiz, doğal ve her zaman geleneğe yaslanan bir üretim yapıyoruz. Aile geleneğini gelecek kuşaklara taşıyacak bir projeyi annemle konuştuktan sonra yeni bir yola çıktım. Şimdi, çiftliğimizdeki üretimini; gelenekten gelen tecrübeyle saf katkısız gıda ve hijyen anlayışını yeni kurumsal boyuta taşıyorum. Kendi üretimimiz doğal mandıra ürünlerinin yanı sıra ilaçlanmamış meyvelerden yapılan doğal reçelleri, tarla domatesi ve biberlerini, anneannemin ev eriştesini, acukasını doğal yaşamın ve atalarımızın Balkan lezzetlerini bir araya getirmeyi hedefledim.

Organik beslenmenin önemi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artık anlaşıldı. Peki, size göre organik beslenmek neden bu kadar kıymetli?

Hemen her gün yediğimiz gıdaların ve yaşadığımız çevrenin içerdiği zararlı kimyasallarla ilgili haberler okuyoruz. Beslenmeye bağlı artan hastalıklar, sağlık problemleri son yıllarda birçok insanı organik gıda tüketimine, hatta imkânlar varsa kendi arazilerinde kendi gıdalarını üretmeye yönlendirdi. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki organik ürünlerin besin değeri çok daha fazla. Hala yapılmakta olan araştırmalarda da vücudunuzun ihtiyacı olan vitaminleri daha etkili bir şekilde almanızı sağlıyor. Üstelik bu besinler zararlı kimyasal maddeler, böcek ilacı, bitki öldürücü, antibiyotik ve büyüme hormonları ise asla içermezler. Vücuda besinler ile alınan kimyasal maddeler olmadığı için de organlarımızın ve sistemimizin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayarak oluşabilecek toksinlerin daha kolay bir şekilde vücudumuzdan atılmasını sağlar.

Farklı iş kollarında da olmanıza rağmen bir yandan da organik gıda ile uğraşmanızdaki en önemli etken-neden ne?

Evet, kendim bilgisayar yüksek mühendisiyim. Ailem ise sağlık sektöründe uzun yıllardır hizmet vermektedir. Senelerce hem Arthur Anderson – Accenture Consulting’de çeşitli sektör ve ülkelerde Strateji ve Yönetim Danışmanlığı yaptım, hem de kendi şirketlerimizde iş geliştirme ayağında projeler ürettim ve yönettim. Özellikle sıfırdan ürün ve marka oluşturmak, bunun yönetimi uzmanlık ve keyifle çalıştığım alan diyebiliriz. 5 kuşaktır koruduğumuz çiftliğimizi, annemin vasiyeti ile kurumsallaştırmak en önemli manevi etkendi. Bunun diğer nedeni ise birçok hastalığa  kapı açan besinler yerine, aile çiftliğinin üretimini ön plana çıkararak doğal  ve katkısız beslenmeye yönelmek ve birçok insana dokunabilmek oldu. Çocuklarımızı hormonlu gıdalardan uzak tutmaya, sağlığımızı tehdit eden, başta kanser olmak üzere pek çok hastalığa yol açabilen etkenleri ortadan kaldırmaya bizim de sektörde ufak bir faydamız olabilirse ne mutlu…

Bu konu bu denli önemli olunca son dönemde birbiri ardına organik çiftlikler açılır oldu. Bir ürünün gerçekten organik olup olmadığı en basit yöntemle nasıl anlaşılır?

Tabii ki en başta kontrollü üretim ve sertifikalı üretim olması gerekir. Kısacası ürünün organik olup olmadığının bir belirleyicisi vardır, Etiket. TC. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna verdiği kod numarası, kuruluşun adı, içindekiler gibi. Ayrıca kokusundan, görüntüsünden anlaşılmaz dense de bence tereyağının kokusundan, meyve sebzenin görünüşünden, aynı boyutta olmaması, şekil bozuklukları olması gibi bazı özelliklerinden de anlayabiliriz diye düşünüyorum.

Türk kadınının size göre iş hayatında başarıya ulaşmasının sırları neler?

Türk kadını her koşulda inandıklarını sonuna kadar yapmak ve neticelendirmekte üstün yeteneklidir. Kafamıza koyduğumuzu yapan güçlü yapımız var sanırım. Bizim kadınlarımızın yüzyıllardır bu topraklarda yaşarken zorlukların üstesinden gelme kabiliyetinin çok olduğu küçümsememek gerek.

Yoğun iş temposu, mutlu bir aile, sosyal sorumluluk projeler, yurtdışı seyahatleri derken, bu kadar enerjiyi nereden buluyorsunuz?

Gerçekten bazen eşimde bilmiyor? Ama güne çok erken başlayıp, tüm günü sonuna kadar dolu dolu değerlendiriyorum.  Ajandama sürekli notlarla bir zaman planlaması yaparken kendimi buluyorum. Çocukluğumdan beri eğitim hayatım dahil olmak üzere aynı anda bir sürü işle ilgilendim. Miskinlik, durağanlık gerçekten hiç sevmem. Hafta sonları bile güne sabah 7’de başlıyorum. Birilerine dokunabilmek, faydalı olabilmek, sevdiklerimle kahve içmek, ailemle zaman geçirmek, iş hayatım, toplantılar, bir şeyleri üretmenin ve başarabilmenin enerjisi ile mutlu oluyorum. Bu mutluluk ve doluluk ise bana daha çok enerji veriyor.

Sizi öncülük ettiğiniz sosyal sorumluluk projelerinde de görüyoruz. Bu yönde yakın zamanda yer alacağınız çalışmalar olacak mı?

Pandemiden dolayı Kansersiz Yaşam Derneğini temsilen projelerimizi eleyerek, seçerek ilerliyoruz. Ayrıca Ramazan’da bir gıda desteği projem var. Yakın mı bilmiyorum ama planlarımda annem adına bir okul ya da bakımevi yaptırma projesi var. Onun alt yapısını, ihtiyaçlarını planlıyorum son zamanlarda.

Biraz aile yaşantınızdan da bahsedelim dilerseniz. Size göre mutlu ailenin formülü nedir?

Mutlu ailenin formülü tabii ki öncelikle saygı ve sevgiyi koruyabilmekten ve bunu hissettirmekten geçiyor. Bizim ailemizde olmazsa olmazlardan birkaçı; birbirimizin yaşam alanına saygı duymak ve aynı zamanda karşılıklı anlayış ve empatiyle birbirine bakabilmek, akışta kalabilmek seneleri rahatça mutlulukla geçirmemizi sağladı. Biz birbiriyle sohbet etmeyi seven, çocuklarımıza göre hayatımızı ortak noktada şekillendiren bir çiftiz. Hayattan beklentilerimiz ve isteklerimiz genellikle aynı payda da buluşuyor. Bu da evin huzurunu dengesini çok iyi kuruyor.

Formda görüntünüzü ve her zamanki şıklığınızın sırrı nedir?

Hava iyi oldukça düzenli olarak açık hava da yürümeye ve antigravity yoga yapmaya çalışıyorum. Gym’e gitmek yerine aktif spor yapmayı; kayak, yüzme, tenis… gibi daha çok seviyorum. Şıklık olarak özellikle modayı, her trendi harfi harfine takip etme kaygım hiç olmadı. Evet modayı sever, takip eder, kendime yakışan trend parçaları alır ama sonunda insanların bekledikleri gibi değil kendim olmak istediğim gibi giyinirim. Bence herkesin kendi vücudunla, karakterinle ve duruşunla çelişmeyen parçaları giymesi en güzel şıklık.

Bu sayıda bizimle olduğunuz için teşekkür ediyor ve son sözü size bırakmak istiyoruz.

Ben teşekkür ederim bu keyifli samimi sohbet ve çekim için. Koşullar ne olursa olsun üretmeye ve çalışmaya toplum olarak devam edip, öncelikle mental olarak mutlu olmaya gayret gösterip, sonra da etrafımıza fayda mutluluk sağlamaya çalışalım.  Hayat çok kısa… Sevdiğimiz her şeye sıkı sıkıya sahip çıkıp, sağlığımızı korumak için iyi olanı, bize iyi geleni seçelim.